Mutlu Yıllar :)


Translate

25 Aralık 2011 Pazar

Yılbaşı´nın Gerçek Öyküsü

Yılbaşı´nın Gerçek Öyküsü


10.000 yıllık inancın öyküsü; aslında yeni yılın ne zaman başladığını kimse bilmiyor; eskiler yılbaşını Kışdönümü olarak kutluyorlardı. Hıristiyanlık nerede devreye girdi? Hz İsa aslında 6 Ocak´da doğmuştu yani vaftiz edilmişti yani gerçek Noel 6 Ocak´tı; Bu araştırmayı okuyarak, Yeni Yıl´da geçmişe yolculuk yapabilirsiniz; Yılbaşı´nı kutlarken Hıristiyanlık´lıktan endişe duymayın; aslında yeni dönemin bereketli ve verimli olması için kutlamalar yapıyorsunuz...

4.000 yıl veya daha öncesinde Güneş´e tapan Eski Mısırlılar, yılın belli bir gününde Güneş´in yeniden doğuşunu 12 gün süren bir festival yaparak kutluyorlardı. 12 günün anlamı, takvimlerinin 12´ye yani 12 aya bölünmüş olmasıydı. Festival sırasında, evlerini yeşil palmiye dallarından yaptıkları 12 buketle süsleyerek, ayları simgeliyorlardı. Persliler´in yıllık yenilenme festivali olan Sacaea´da, Mısırlılar´ın kutlamalarının bir benzeridir, aynı kutlamalar Babilliler tarafından da yapılıyordu. Genel olarak tüm bu kutlamaların kökeninde, mistik bir tarikatın etkisi veya özel amaçlı bir ayin bulunuyordu. Törenler sırasında, efendiler ve köleler yer değiştiriyorlar, bir rahip taç giyerek kral ilan ediliyor, palyaçolar sokaklarda dolaşıyordu. Eski yılın ölümü vurgulanırken, güncel yaşamın kuralları özellikle esnetiliyor ya da alaya alınıyordu. Aynı kutlamalar Romalılar tarafından da biliniyordu.

"Saturnalia"

Roma´da 17 Aralık´da, "Saturnalia" festivali kutlanırdı, bu törenlerde asillerle köleler elbiselerini ve evlerini o gün için değiştirirlerdi. Arkasından gelen "Kalends" gününde, evlerin kapılarına çelenkler asılır, kehanetler yapılır, herkes yüzünü siyaha boyar, hayvan derileri giyerler ve sokaklarda dans ederlerdi. Mısırlılar´ın ve Persler´in geleneklerini birleştiren Romalılar´ın kutlamaları, inançlara göre Tanrı Satürn´ün tohumlama döneminde veya ekin mevsiminde yapılırdı. Halk, çılgıncasına eğlenir, herkes birbirine hediyeler verir, evler yeşilliklerle süslenirdi. Önceki yılda yaşanan ve yaşanmakta olan herşey askıya alınırdı; kinler unutulur, kavgalılar barışır, savaşlar dahi durur veya ara verilirdi. İşyerleri, mahkemeler ve okullar kapatılırdı, zengin ve fakir eşitti, efendiler kölelere hizmet ederken, çocuklar ailelerinin reisi olurdu. Rengarenk, saçmasapan giysiler giyen halk, sokaklarda neşe içinde eğlenirken, taç giydirilen bir rahip, "Kuralsızlar Kralı" ilan edilirdi; her yerde yakılan mumlar ve yağ lambalarıyla kent tamamen aydınlatılarak, karanlık ruhların uzaklaşması amaçlanırdı. Roma kültürünün ve yaşamının Orta Doğu´ya göre çok daha fazla seks ve şehvete yönelik olması, kutlamaların iyice çığrından çıkmasına neden oluyordu. Kısacası Saturnalia Festivali, sınırsız isterinin ta kendisiydi.

Eski geleneklerin yenilenmesi

Seneca´nın kaleminden, MS 50 yılında yapılan Saturnalia kutlamalarını izliyoruz; "Şimdi Aralık ayının ortasındayız, kentte büyük bir telaş ve heyecan var. Herkes işleri boşveriyor, kitlesel bir sefahat başladı, heryerde büyük hazırlıklar yapılıyor. İşyerleri terk ediliyor, tüm çalışmalarımıza ara verdik, halkın fakir kesimi kutlamalar sırasında yiyecekleri bedava yiyeceklerin heyacanı içinde, giysilerini çıkarıp atan herkes, yemek peşinde..." (Seneca-Epistolae) Evet, Seneca´nın anlattıkları çok eğlenceli ama aynı zamanda da korkutucu. Daha derine inildiğinde ise, karşımıza bu kez Eski Yunan´ın kayıp bir efsanesi çıkıyor, öykünün adı Kallikantzaroi, yılın belli bir döneminde ortaya çıkan kaosun korkunç yeraltı canavarlarını anlatıyor. Aralık ayının 12 günü boyunca, yeraltı şeytanları dünyanın yüzeyine çıkıp, serbestçe geziyorlar ve kötülük yapıyorlar; atların kuyruklarını bağlıyorlar, sütleri ekşitiyorlar, şöminelerde pişen yemeklerin tadını bozuyorlar. Yeraltı şeytanlarını korkutmak için Eski Yunanlılar, o günler sırasında büyük kütükler ve eskimiş ayakkabılar yakarlardı, kokunun yaratıkları uzaklaştıracağına inanılırdı. 12 günün içinde doğan her çocuk, Kallikantzaroi tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı, çocukların korunması için bebeklerin beşiklerine veya ayak başparmaklarına saman ve sarmısak demetleri bağlanırdı. Kısacası çok eski mitlerle buluşan, yeni gelenekler Aralık ayı kutlamalarını oluşturmuştu.

Anahtar tarikatin kimliği

Kutlamaların, ilk kez 4. Yüzyıl´da Roma İmparatoru Constantine´in başlattığı politik mücadele sırasında Christmas´la bütünleştirildiği görülmektedir. Constantine kutlamaları, 25 Aralık´a kaydırmıştı, araştırmacılara göre İmparator "Sol Invictus" adlı Suriye kökenli güneş formuna tapan monoist yani tek tanrılı bir tarikatın üyesiydi, tarikatın Roma İmparatorları´nı daha önceki yüzyıllardan beri etkilediği sanılıyor. Tarikatın temel ilkesi, tarafsız kardeşlik ve bütünleşmenin doğrultusunda dinsel, yöresel ve politik birliktelikti. Anlaşıldığı gibi, Constantine´in tüm diğer inançlarla bütünleşme çabalarının ardında, bu ilke vardı ve sonuçta tüm engellere rağmen Hıristiyanlıkla, orjin inanç olan Mitraizm´i, "Sol Invictus" çizgisinde bütünleştirmeyi başaracaktı. Constantine, Güneş´e saygı günü olarak Pazar gününü, resmi tatil etmiştir, oysa ilk Hıristiyanlar, Yahudiler´in Sabbat´ı gibi Cumartesi günlerinde tatil yaparlardı. Tarikat tatil gününü de değiştirmişti; Görüldüğü kadarıyla, İsa´nın kutsandığı veya vaftiz edildiği yani ruhsal anlamda doğduğu gün olan 6 Ocak kutlamaları (Epiphany), hem "Sol Invictus" tarikatının etkisiyle, hem de Güneş´in yeniden doğumunun kutlandığı "Natilis Invictus" inancı doğrultusunda, 25 Aralık´a kaydırılmıştı. Bunlar çok uzak geçmişin didiklenmesiyle yakalanan ipuçları.

Kuzeye doğru…

Papa I. Julius, (MS 337-352), 25 Aralık gününü Noel, Christmas olarak ilan etmişti. Buna nasıl karar verdiğini bilmiyoruz ama Majikal ve astrolojik olarak Hıristiyan Noel gelenekleri antik geleneklerle karışmıştır, Kuzeysel yani Nordik ve Hıristiyanlık öncesi Roma´nın mevsim dönümü kutlamalarının etkileri derin ve güçlüdür. Kuzey ülkelerinde (İsveç, Norveç, Danimarka), kış güneş dönümünde (21-22 Aralık) ökseotları törenlerle kesilir; büyük tanrılar olan Odin ve Thor adına kurbanlar adanır, dev ateşler yakılardı. Nordik ve Roma kış-dönümü kutlamaları, daha sonraları ilk Hıristiyanlık tarafından benimsenmiş ve İncillerin anlatımına dayanılarak, Hz. İsa´nın doğumu olarak simgelenmiş ve özellikle de pagan kökenli Anglo-Sakson ülkelerinde ilgi görerek Noel´e ya da Chrismas´a dönüştürülmüştür. Görüldüğü kadarıyla yeni yıl kutlamalarının dinsel yönü her ne kadar şu anda Hıristiyanlığı anımsatıyorsa da, gerçekte İnsanlığın bin yıllar öncesinden gelen kış-dönümü kutlamalarından başka birşey değildir. Bu nedenle de, dinsel değil yani bir Hıristiyan kutlaması olarak değil, kışa geçişin kutlanması olarak düşünülebilir. Önemli olan şu veya bu tarihte bir mevsim dönümünün kutlanmasıdır. Peki ya Hz İsa?

İsa´nın doğum tarihi belli mi?

25 Aralık tarihi Hıristiyanlık tarafından Hz. İsa´nın doğum günü olarak kutlanmaktadır. İsa´nın adından yola çıkılarak "Christmas" denen 25 Aralık günü, MÖ 4. Yüzyıl´dan beri kutlanmaktadır; Her ne kadar, İsa´nın doğum günü bilinmiyorsa da, kilise kutlama için 25 Aralık´ı seçti, büyük bir olasılıkla başka kutlamaların ayrı zamanlarda yapılmasını önlemek istemişlerdi. Aynı dönemde binlerce yıl öncesinden beri, Mitraik Güneş Doğumu, Aryen Töton Noeli, Galya Drüidlerinin kış gündönümü kutlamaları yapılıyordu. Noel kutlamaları tüm bu kutlamalar ve ritüellerden etkilenerek gelenek haline geldi. Işıklandırma, ökseotu, çobanpüskülü ve sarmaşık süsleri, noel ağacı, içki içmek, hediye vermek gibi gelenekler aslında İsa öncesinden kalmış olan geleneklerdir. 28 Aralık günü ise, Noel kutlamalarının aksine, bir matemdir.

Astronomik bulmaca

Dünya, Güneş´e en fazla Haziran ayında yaklaşır yani Dünya Güneş´e Ocak ayında bulunduğu konumdan 4.8 milyar km. daha yakındadır. Mevsimlerin farklılığı bilindiği gibi, bu uzaklıkla ilgilidir ve gezegenimizin dönerken oluşturduğu salınım, uç noktalarındaki buzlanmaya neden olur, Dünya uzayda 23´ 27´´ lik bir eğimle döner yani üzerinde yaşadığımız küre dik durmamaktadır, belli bir eğiklike salınarak, Güneş´in çevresinde döner. Böylece mevsimlerin yanısıra, her yarıkürenin zaman ölçümü yani saatler ve dakikalar Güneş ışığının görülmesiyle yapılır. Bütün bunlar herkesin bildiği gibi orta öğretimde öğrenilen bilgilerdirler, hatta uydulardan ve uzay yolculuklarından çok daha önce öğrenilmiştirler. Şimdi herşeyden önce dünyanın ekseninin, hayali bir çizgi olduğunu düşünün ve asıl önemli olaya yani gizeme yaklaşalım. Bizi ilgilendiren şey, Gündönümü´nün nasıl gerçekleştiğidir? Örneğin Kış Gündönümü ne zamandır? dünyanın eğimi ve uzaysal konumu sonucunda Güneş´ten uzaklaştıkça günışığı yani gündüzler kısalır. Yani Güneş gökte, en kısa yayı çizer; Kış Gündönümü´nde Kuzey Yarımküre´de Güneş, öğle saatinde Oğlak Dönencesi boyunca ışınlarını direkt olarak yollar; bu çizgide Brezilya´daki Sao Paulo kenti, Güney Madagaskar ve Avustralya´nın Kuzey Brisbane bölgesi bulunur. Oysa, 1996 yılında Kış Gündönümü, 21 Aralık gününde, sabah 6:05´de başladı yani yukarda adı geçen örnek bölgelerin aslında Kış´la ilişkisi kuramsal olmanın dışında yoktu. Bu şu demekti; yanılıyorduk çünkü yarımküreler arasındaki farklılık ve salınım etkisi nedeniyle ortaya çıkan değişkenlik yüzünden hangi zamanın nerede bittiğini ya da nerede başladığını global anlamda bilmemiz mümkün değildir. Yani işin aslına bakılırsa, simgesel olmak dışında ortak bir takvimi kullanmamız da doğru değildir


merry christmas,Christmas pictures,Yeniyıl resimleri,yılbaşı resimleri,Noel, yeniyıl mesajları,Yeni yıl gifleri,Christmas gifs

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder